İ S T A N B U L
Uygarlıklar Başkentini Tanıyalım / Yaşayalım
Amacımız: İki bin yıldan fazla bir zamanda dünya tarihinde devamlı ön planda önemi hiç azalmayan tüm dünyanın ilgi odağı olan, iki kıta üzerinde kurulmuş tek kent olma gururunu taşıyan İstanbul’u gezerken Osmanlı kültür mirasını da doya doya yaşıyoruz.
Bu turumuzda her zaman övünerek hep gururla sahiplenebileceğimiz, gittikleri her coğrafyaya hoşgörü ve adalet kavramları ile hükmetmiş, var ise mamur et, yok ise imar et prensibi ile hareket edip, fethettikleri yerleri sömürmeden kalkındıran, yücelten Osmanlı kültür ve medeniyetini tanımaya çalışacağız. Tarihteki ve günümüzdeki fetihçi / işgalci devletler ile Osmanlı’yı kıyaslarsak bunu apaçık bir şekilde görürüz.
Turumuz boyunca ziyaretçilerimizi sıkmadan tarihi konular örnek filmler ile sohbet havası içerisinde işlenecektir. Sadece Osmanlı ile yetinilmeyip, İstanbul’da Roma ve Bizans dönemi de işlenecektir. Turun sonunda bilgi dağarcığımıza yenilerini eklemiş olarak döneceğiz. Turlarımızın uzun zaman hafızalarınızda yer edeceğinden eminiz. İstanbul gezisi anlatılmaz, bu gezi ancak yaşanır.
Turlarımız esnasında Çamlıca Tepesi‘nden İstanbul’u ve Boğazı seyrettikten sonra Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçip İstanbul’un fethinden önce 4 ay gibi kısa bir sürede yapılan muhteşem Rumeli Hisarı‘nı gezeriz. Hisar içerisinde, burçlarda gezerken kendimizi tarihi anlatımlardaki, romanlardaki, filmlerdeki kahramanlar gibi hissederiz.
İlk yapılışı Roma kralı Theodosius zamanına kadar giden, Bizans döneminde sık sık tamir edilen, şehir surlarını görürüz. Edirnekapı yakınlarında Fatih Sultan Mehmet’in şehre giriş yaptığı rivayet edilen kapıdan geçeriz.
Hipodrom Meydanı‘nda Roma ve Bizans dönemi üzerine sohbet ederiz. Theodosius tarafından Mısır’dan getirtilen Dikilitaş‘ı, Delfi tapınağından getirilen Yılanlı Sütun‘u, Örme Sütun‘u ve Alman Çeşmesi‘ni rehberimizin anlatımları ile yakından tanırız.
Sultan Ahmet Camisi avlusunda Osmanlı mimarisi üzerine sohbet ederiz. 17. Yüzyıl başları Osmanlı mimarisinin önemli örneklerinden olan Sultan Ahmet Camisini gezerken, sanki Mimar Mehmet Ağa Camiyi bize anlatır.
Sultan Ahmet Camisi ile birbirlerini selamlarcasına karşıda dimdik ayakta duran, bin yıl daha yaşlı bir yapı olan Ayasofya bizleri beklemekte. 532-537 yıllarında beş yıl gibi kısa bir sürede yapılan, zamanının ilk büyük tek kubbeli yapısını ziyaretimiz esnasında Doğu Roma imparatoru Jüstinyen, Miletli mimar Isidor ile Fatih Sultan Mehmet’i ve Akşemseddin’i el ele görürüz. Bu güzel yapıyı günümüze kadar ulaştıranlara teşekkür edip, gezmeye başlarız Hıristiyanlığın ve İslamın kucaklaştığı, her iki dine de hizmet etmiş muhteşem Ayasofya’yı… İçindeki mozaikleri ve İncilden betimlemeleri, Kur’andan ayetleri görürüz.
Topkapı Sarayı ziyareti bizleri bambaşka dünyalara götürür. Muhteşem imparatorluğun mütevazı sarayını gezeriz. Hakkında bir sürü olumlu ve olumsuz eleştiriler yapılan haremi, saray mutfağını, hazine dairesini, arz odasını, mukaddes emanetleri gezerken Osmanlı devlet yapısı, yönetim şekli, saray hayatı hakkında sohbet ederiz.
Başka bir güzel gezi yerimiz de Bizans döneminin büyük su toplama merkezlerinden birisi olan Yerebatan Sarnıcı‘dır. Üzerinden ağır tonajlı araçların bile geçtiği bu sarnıçın 1500 yıldır halen sapasağlam ayakta olmasına şaşıracaksınız.
Osmanlı döneminde yapılan, Dünyanın en büyük tarihi çarşısı olan Kapalı Çarşı‘da, iç içe geçmiş sokaklarında dükkanların canlılığını görürüz. Osmanlı mimarisi ile günümüz ticaretinin uyumu halen tüm ziyaretçileri etkiler. Yabancı turistler büyük ilgi gösterirler bu çarşıya. Kapalı Çarşıdan Mısır Çarşısı‘na kadar yaya inilir. Mısır Çarşısı da Osmanlı döneminin önemli bedestenlerinden birisidir. Bugün baharatçıların ve gıda satıcılarının bulunduğu çarşıda gezmek ve alışveriş yapmak ayrı bir zevk.
Osmanlı döneminde kentin suyunun taksim edildiği, su dağıtım kulelerinin bulunduğu Taksim Meydanı şimdi kentin önemli gezi merkezlerinden birisidir. Burada gençler sabaha kadar yürüyüş yaparlar. Biz de Dünya’nın her yerinden gelen insan seline karışıp Beyoğlu İstiklal Caddesi‘nde yürüyüş yapabiliriz.
Akşamleyin İstanbul Boğazı daha canlı olduğu için, Ortaköy gezisini geceye bırakıyoruz. Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren İstanbul Boğazı kıyısında gece geçirilen zaman çok romantik olur.
Öğrencilerimize yönelik turlarda vazgeçilmez ziyaret yerlerimizden birisi de Türkiye’mizden pek çok tarihi eserin orantılı küçültülmüş maketlerini görebileceğimiz yer olan Minyatürk gezi alanında kısa sürede bir Türkiye turu yapabiliriz.
İstanbul’a gelip de Eyüp Sultan Hazretlerinin türbesini ziyaret etmeden gitmek olmaz. Burada manevi havayı doya doya hissedeceksiniz. Toplumun her kesiminden insanlar kendilerine has bir sürü nedenlerle Eyüp Sultan’ı ziyaret ederler. Bazıları mimarisini görmek, bazıları toplumun folklorik yapısını izlemek, bazıları dertlerine çare bulmak, bazıları hallerine şükretmek ve pek çok insan da burada sahabe mezarının yanında Allah’a Dua etmek için gelirler. Sebepleri çoğaltabiliriz.
Hüznü veya mutluluğu, kargaşayı veya huzuru, yokluğu veya varlığı yaşamış insanlar tarihi mezarlıklarda başuçlarındaki mezar taşları ile temsil ediliyorlar ve adeta günümüz kent yaşamına katılıyorlar.
Eyüp Sultan’a kadar gelmişken, İstanbul’un en güzide seyir yerlerinden birisi olan Piyerloti Tepesi‘ni görmeden ayrılmak olmaz. Asıl adı Louis Marie Julien Viaud olan Fransız yazarın eserlerini yazmak için geldiği ve zamanının çoğunu geçirdiği tepe Haliç‘in en güzel görüldüğü yerlerden birisidir. Tepeye isteyenler yaya, isteyenler de teleferikle çıkabilirler.
İstanbul’da ibretle gezeceğimiz yerlerden birisi de Dolmabahçe Sarayı‘dır. Dış borç ile yapımına başlanan, barok mimarinin en güzel örneklerinden olan Dolmabahçe Sarayı’nı gezerken, şairin deyimi ile alevler içindeki evin üst katındaki ziyafeti görür gibi oluruz. Osmanlı Devletini batışa götüren ihtişama, sefahate şahit oluruz.
Topkapı Sarayında daha çok dış mekan güzelliği ve doğa ile uyum, Dolmabahçe Sarayında ise daha çok iç mekan güzelliği, süslemelerde aşırıya kaçma ve kargaşa görürüz. Gezimizin sonunda şu soruyu sorarız kendimize. Kendi iç ve dış dünyamız Topkapı gibi mi, yoksa Dolmabahçe gibi mi/olmalı?
Yaklaşık iki saatlik İstanbul Boğazı Turu esnasında bambaşka güzellikler yaşarız. Boğazda sade, gösterişsiz ama şirin yalıların yanı sıra ihtişamı ile göz kamaştıran yalıları, Karadeniz ile Marmara arasında yüzen balıkları yakalamaya çalışan insanları, banklara oturmuş boğazı seyredenleri görürüz. İki kıta arasında iki saatlik deniz yolculuğumuz esnasında güzel zaman geçireceğiz.
Günlük ve iki günlük turlarda Süleymaniye Camisi, Galata Kulesi, Çemberli Taş, Beyazıt Camisi, Yeni Cami, dıştan izleyeceğimiz muhteşem yapılar. Üç gün ve fazlası turlarda ise bu muhteşem eserleri yakınen tanıyacağız. Ayrıca üç ve dört günlük turlarımızda Kariye Müzesi, Balat, Fener, Galleria, Haliç gezisi, Yıldız Parkı gibi yerleri de görme imkanımız var.
Turlarımızda ziyaret edilecek yerler konusunda uzman, profesyonel turist rehberlerimiz hizmetinizdedir.
1, 2, 3 günlük tur alternatiflerimiz için lütfen bizi arayınız.
Talepleriniz 24 saat içinde cevaplandırılacaktır.
Saygıdeğer grup planlamacılarımız,
Eğer tur yapmak istediğiniz tarihi ve tur için kaç gün planladığınızı bildirirseniz size günlere dağıtılmış detaylı program taslağı göndeririz. Bu taslak üzerinde sizlerle görüşüp, turun son halini belirleriz.
Saygılar, Selamlar
İsmet Gülli
Telefon: 0535 9822206