GÜLSOYLAR TURİZM

Turizm Taşımacılığı ve Seyahat Acentalığı Hizmetleri

GÜLSOYLAR TURİZM

Turizm Taşımacılığı ve Seyahat Acentalığı Hizmetleri

İyonya ve Lidya Uygarlıklarına Yolculuk…
Efsaneler, Kehanetler, Gerçekler…
Didim-Milet-Priene-Kuşadası-Efes-Sart – Bergama

Pers, Yunan, Roma, Bizans’tan Selçuklu ve Osmanlı’ya uzanan köprü…

Hem yetişkinlere yönelik hem de öğrencilere yönelik güzel bir Ege turu sunuyoruz.
Bu turumuzdaki amacımız: Ülkemizin tarihi mirasını ele alırken, Osmanlı ve Selçuklu öncesini mutlaka Yunan kültürüne ihale etmek isteyen/eden tarih düşüncesine karşı milli bir anti tez. Yunancanın, Yunan dininin bölgelerde kabul görmesinin, mutlaka buraların Yunan medeniyetinin, Yunan kültür mirasının bir parçası olmadığını vermeye çalışıyoruz. Nasıl ki Arap dilini ve Fars dilini kullanan atalarımızın bıraktığı mirası Arap veya Fars toplumlarına mal edemeyeceksek, Anadolu’da bulunan Yunanca eserleri de hiçbir zaman Yunan kültürüne mal etmememiz gerektiğini vurgulamaya çalışıyoruz.
Anadolu’da yaşayan halk toplulukları Yunan yazı dilini kullanmış olmalarına, Yunan inanç sisteminin etkisi altında kalmalarına rağmen yaşayış olarak hep Anadolulu, Asyalı olarak kalmışlardır. Bu bir ırkçı bakış açısı değildir, kültürümüzü batı tarih ve kültür dayatmalarına karşı savunmadır. Tabii ki Yunanlılar, Doğu Romalılar ve daha pek çok ulusla sorunsuz bir şekilde bin yıldan fazla bir zaman bu topraklar üzerinde yaşamışız.
Karşı tarih tezini savunurken, hiçbir zaman diğer ulusları aşağılama gibi bir düşüncemiz yoktur. Sadece kendimizi hafifçe silkeleyip üzerimizdeki televizyon dizilerinin, filmlerin, romanların vasıtası ile sunulan kültür emperyalizminin yıkıcı etkilerine karşı savunma mekanizmaları geliştirmek.
Bu turumuzdaki başlıca gezi noktalarını kısaca ele alalım:
Didim’de Dünya’nın en eski kehanet merkezlerinden birisi olan Apollon Tapınağı’nı ziyaret ediyoruz. Nerede ise üç bin yıllık bir süreci günümüze aktaran, bugün halen sapasağlam ayakta duran muhteşem yapı ziyaretçilerini hep büyülemiştir. İyon mimarisinin güzelliklerini ve inceliklerini bize sunan sütunlar adeta bir şeyler anlatacakmış gibi dururlar karşımızda. İnşası 900 yıldan fazla süren ve bir türlü bitirilemeyen tapınakta sütunlara dokunurken mermer işçilerinin, umutlarını, hayallerini, hüzün ve sevinçlerini görür gibi oluruz. Burada dikkat edilmesi gereken bir konu: Bilicilik, kahinlik, falcılık genelde doğu kültürlerinden gelmiştir batıya ve batı bunu zamanla benimsemiştir.
İkinci bir konu: Anlatmak istediğimiz tarihi şahıs isimleri ve yer isimlerini maalesef hep Yunan tarih anlayışı doğrultusunda sunmak zorunda kalıyoruz, çünkü elimizde başka bir kaynak yok. Ama öğrencilerimize şunu belirtmeliyiz ve belirtiyoruz: İsmi Mustafa olan her Müslümanın mutlaka Arap olmadığı gibi, Yunanca isimlerin hepsini de Yunanlı saymamız yanlış olur.
Antik Milet kentinde ise Hipodamus, Thales, Aneksimanes gibi daha çok ünlü bilim adamı yetişmiştir. Anadolu kentlerinde uygulanan ve bugün bile gıpta ile baktığımız kanalizasyon sistemini günümüzden 2500 yıl önce Miletli mimar Hipodomos uygulamıştır. Hipodomos bunu Babil’den mi getirmiş, yoksa kendisi mi geliştirmiş olduğu ise halen çözülemeyen bir tartışma konusu. Kentte Tiyatro, pazaryerleri, Hamamları, Antik Limanı, Balat İsa Bey Cami’sini görürüz. Başka bir antik kent olan Priene de bekler yolumuzu.
Nazlı gelinler gibi dağın yamacına yaslanmış olan antik kent adeta gelen ziyaretçileri seyretmekte.
Dağın yamacında coğrafi imkansızlıklar içerisinde olmasına rağmen düzenli kanalizasyon, su dağıtım sistemi olan bu 2000 yıldan fazla yaşamış medeniyet merkezini görünce, bir de 21. asırdaki kentlerimizi düşününce sessizce mahcup ama gıpta ile bakarak geziyoruz bu zamanın liman kentini. Ama kent mağrur değil, tüm sevecenliği ile açıyor bize harabelerini.
Gözümüzün önünde uzanan Menderes Ovası’nı seyrederken, Menderes Nehri’nin küçücük cüssesi ile koskoca Ege denizine kafa tutuşunu düşünürüz. Öyle ya, bu ova zamanında denizmiş. Menderes nehri yüzyıllar boyu uğraşmış. Taşıdığı bereketli topraklarla adım adım geriye itelemiş Ege denizini. Birde bu ovanın bulunduğu yerde, tarihin önemli deniz savaşlarından birisi yapılmış. Avrupa’daki eski çağ tarihi atlaslarında Lade adası diye bir yer vardır. Tarihin seyrinin değişmesine neden olan Lade adası bugün Menderes ovasında bir tümsek olarak varlığını sürdürmektedir.
Efes Antik kentinde ise Efes Tiyatrosunu, Mermerli Caddeyi, Celcus Kütüphanesini, Hamamları, yamaç evleri, Pazaryerlerini ziyaret ediyoruz. Yüzyılların liman şehri Efes bizi antik çağın büyülü atmosferine götürür. Bazen kendimizi bir turist, bazen de Efes’te alışveriş yapan Finikeli veya Mısırlı veya Asurlu bir tüccar veya esir pazarında satılmaya getirilirken özgürlüğüne kavuşan siyahi bir köle gibi hissedebiliriz.
Meryem Ana Evi: Hem Hıristiyanlık için hem de İslam için önemli ve kutsal olan Hz. Meryem’in ömrünü burada geçirdiği rivayet edilir. Meryem Ana evi için yeşillikler içerisinde bir huzur adası diyebiliriz. Her ulustan, her dinden insanın ziyaret ettiği bir mekan. Türbelere ve kutsal yerlere dilek bezi bağlama adetini burada da görürüz.
Müze yönetimi ağaçları kurtarabilmek için, bir dilek duvarı yapmış. Modern teknoloji ile ip bağlama yerleri belirlemiş. Akşamları özel bir merasimle bu dilek bezleri yakılıyor, ama ertesi gün akşama kadar yine doluyor. İzlemesi ilginç.
Selçuk ilçemizde Dünya’nın yedi harikasından birisi olarak kabul edilen Artemis tapınağının temellerini görürüz.
Anadolu beylikler dönemi mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan Selçuk İsa Bey Camisi’ni ziyaret edip, ecdat yadigarını şenlendiriyoruz. İlginç bir mimari. Bizans sanatı ile Selçuklu Türk sanatının kucaklaştığı, birbirlerini tamamladığı bir eser. Selçuklular ve Anadolu’da beylikler dönemi konusuna başlamışken yolumuz üzerinde Aydınoğlu Beyliğinin başkenti Birgi’ye de uğruyoruz. İmamı Birgivi’nin mezarını, Ulu camiyi, Aydınoğulları türbesini ziyaret ediyoruz.
Turumuzda mutlaka Dünya’da paranın ilk kez basıldığı ve alışverişte kullanıldığı, günümüz kredi kartı sisteminin günümüzden 2700 yıl önce icat edildiği Sart antik kentini ziyaret etmeliyiz. Burada Lidya uygarlığı ve zenginliği hakkında sohbet ederiz. Kazılarda büyük bir Artemis Tapınağı, Musevilerin ibadethanesi bir adet Sinagog, gençlerin ruhen ve bedenen eğitildiği Gymnasium, çok çeşitli meslek gruplarına hitap eden dükkanlar, roma ticaret yolu ve küçük bir kilise ortaya çıkartılmıştır. Kazılar halen sürmektedir. Her yıl buluntular zenginleşmektedir.
Antik Sart kenti dinler tarihi açısından da önemlidir. Yuhanna İncilinde bahsedilen 7 kentten birisi olduğundan, burası her yıl binlerce Avrupalı turist tarafından ziyaret edilmektedir.
Ege turumuzun başka önemli bir yeri de Bergama. Bergama’da Helenistik dönemde Ege’den Akdeniz’e kadar büyük güç sahibi olan kuvvetli Bergama Krallığı’nın merkezini geziyoruz. Tarihte parşömen kâğıdının atası olan papirüse alternatif pergament Bergama’da icat edilmiştir. Burası önemli bir kültür merkezidir. İncil’de de bahsedilmiştir. Büyük tiyatrosunu ziyaret ediyoruz. Taşları sökülerek Berlin’e taşınan Zeus Sunağının yerini görüyoruz. Ünlü kütüphanenin yerinde antik çağdaki kütüphaneler üzerine sohbet ediyoruz. Bergama’da antik dönemin önemli tıp merkezlerinden birisi olan Asklepion’u da ziyaret ediyoruz.

Ege Bölgesi’ndeki zengin kültürel yapıyla buluşulan Ege Turunu 2, 3, 4, 5, 6 gün olarak planlayabilirsiniz.   

Saygıdeğer grup planlamacılarımız,
Eğer tur yapmak istediğiniz tarihi ve tur için kaç gün planladığınızı bildirirseniz size günlere dağıtılmış detaylı program taslağı göndeririz. Bu taslak üzerinde sizlerle görüşüp, turun son halini belirleriz. 
Saygılar, Selamlar
İsmet Gülli
Telefon: 0535 9822206

Merhabalar
Bize buradan mesaj gönderebilirsiniz.